Yırtılmış dudak zarları, ağlamamak için ısırdığı için.
Uykusuzluktan çökük ve bitik izlerken hayatı,
Lanetli bir yatakta dönüp durur bedeni.
Ne bir nefes çekebilir odada, ne de izleyebilir duvarları.
Sen kokan havası, sana bürünen duvarları,
Sıkıca saran yorganı, başını okşayan yastıklarıyla, sen dolu bir kutuya hapsetti kendini.
Üzgün değil sarhoş adam kendine,
Zaman alacaktı, çünkü fazla alışmıştı minik kadınına.
Kendisini başka evlerin kadınlarına bıraktı bile.
Evin yolunu unutmak, sırf uyumamak için yatağında, sarhoş oldu.
Bu kadar kısa sürede, bir çok kadına dokundu, her biriyle sevişirken seni hayal etti.
Özledi ve iç çekti.
İtti üzerinden kadınları, kimi nefret ettiğini söyleyip seni hatırlattı.
Kimi dönüp arkasını uyudu.
Günler gelir, günler geçer; insanlar gibi her biri farklı kıyafet giyer.
Kiminin kokusu bildiğin o küspe kokusu gibidir,
Kiminin kokusu onda kalmadığın akşamlar yastıklarına sıktığı sen gibi.
Çıkmayacak artık karşına,
Emin ol özlüyor ve ağlamamak için daha da parçalayacak dudaklarını.
Sıkmamak için dudaklarını küfürler edecek söz veriyor, sen duymayacaksın.
Ve minik hiç unutma bu adam sana "sevgi bir gün biter ama değerin hep aynı bende" derken bu günlerden bahsediyordu.